BU - Kİ - TA - BI - HER - KES - O - KU - SUN!
Not: Trenlerden nefret ediyorum artık.
Zeze'nin yaşamını, hayal gücünü, şeker portakalı fidanıyla yaptığı sohbetleri, insanlara bakış açısını, kısaca her şeyini öğrenmeli insan. Zeze yoksul ama; cüretkar, yardımsever, hoşgörülü, insanların üzülmesine kıyamayan, bencillikle alakası olmayan, anlayışlı, kimseden dilenmeyen, insanların ayakkabılarını boyayarak para kazamaya çalışan, etrafındaki nesneleri ve özellikle okumayı kendi kendine öğrenen ve bu nedenle okula erken gönderilen sadece 5 yaşında bir çocuk. Ara sıra şeytan ona fısıldayıp yaramazlıklar yaptırsa da aslında Zeze çok iyi biri. Hatta o kadar iyi biri ki şarkı söylemeyi sevdiği için yolda şarkı söyleyip şarkı sözlerini satan Bay Ariovaldo'yla düet bile yapıyor.
En nefret ettiğim şeylerden biri, bir insanın haksız yere dövülmesi. Haksız yere bir çocuğu dövmek hiç adil değil! Hem o daha 5 yaşında bir çocuk! Yazık değil mi, siz söyleyin. Zeze'me vuran ellerin kırılsın Lala (Jandira), Totoca (Antonio), Paulo! Manuel Valadares nam-ı diğer Portuga demiyorum. Neden mi? Çok mu merak ediyorsunuz? O zaman kitabı okuyun! :)